2 Nisan 2015 Perşembe

Hukuk Metodolojisi - II (2014-2015/Bahar), Pratik Çalışma: Cumhurbaşkanlığı Seçimi "367" Kararının Özeti


Cumhurbaşkanlığı Seçimi "367" Kararının Özeti

ÖZET: Dava dilekçesinde, Anayasa’nın 102. maddesinin birinci fıkrasında Cumhurbaşkanı seçimi oylamasında uygulanacak özel bir toplantı yetersayısının belirlendiği, bu maddenin ikinci fıkrasında seçim takviminin düzenlenmiş olduğu, 102. maddenin üçüncü fıkrasında Cumhurbaşkanı seçimi için yapılacak oylamalar ve karar yetersayılarının gösterildiği, Cumhurbaşkanının seçiminde basit çoğunlukla yetinilmeyip nitelikli toplantı ve karar yetersayıları aranmasının kökeninde, Cumhurbaşkanının Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin nitelikli çoğunluğunca seçilmesi amacının bulunduğu, Anayasa’nın 102. maddesinin birinci fıkrasında öngörülen özel toplantı yetersayısının, Cumhurbaşkanı seçiminde yalnız birinci oylamada değil, fakat dört oylamanın her birisinde de aranması gerektiği, dava konusu TBMM kararıyla oluşan eylemli içtüzük değişikliğinde ise Cumhurbaşkanı seçiminde aranacak toplantı yetersayısının, Anayasa’nın 96. maddesi çerçevesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte biri olarak belirlendiği, bu durumun Anayasa’nın 102. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İPTAL DAVASININ KONUSU; TBMM İçtüzüğünün 121/1 fıkrasının, eylemli olarak değiştirilip değiştirilmediğidir. TBMM İçtüzük 121/1 fıkra hükmü: “Cumhurbaşkanın, Anayasanın 101.maddesindeki yazılı nitelikleri taşıyan adaylar arasından Anayasa’nın 102.maddesi hükümlerine göre seçileceği” hususu yer almaktadır.
Anayasa 102. madde hükmü şöyle diyor: “Cumhurbaşkanı, TBMM üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir.
Cumhurbaşkanın görev süresinin dolmasından 30 gün önce veya Cumhurbaşkanlığı makamının boşalmasından 10 gün sonra Cumhurbaşkanlığı seçimlerine başlanır ve seçime başlama tarihinden itibaren 30 gün içinde sonuçlandırılır. Bu sürenin ilk 10 günü içinde adayların Meclis başkanlık divanına bildirilmesi ve kalan 20 gün içinde seçimin tamamlanması gerekir.
En az üçer gün ara ile yapılacak oylamaların ilk ikisinde üye tamsayısının üçte iki çoğunluk oyu sağlanamazsa üçüncü oylamaya geçilir. Üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğunu sağlayan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. Bu oylamada da üye tam sayısının salt çoğunluğu sağlanamazsa üçüncü oylamada en çok oy almış bulunan 2 aday arasından dördüncü oylama yapılır. Bu oylamada da üye tam sayısının salt çoğunluğu ile Cumhurbaşkanı seçilemediği takdirde derhal TBMM seçimleri yenilenir.

Görülüyor ki 102/2’de seçim takvimi, 3.fıkrada yapılacak oylama ve karar yetersayıları gösterilmektedir.
Anayasanın Cumhurbaşkanı seçiminde basit çoğunlukla yetinmeyip, nitelikli sayıları arama amacının kökeninde, Cumhurbaşkanın geniş bir TBMM çoğunluğunca seçilmesi yatmaktadır. Böyle bir çoğunluğun genellikle birden çok partinin bir cumhurbaşkanı üzerinde uzlaşmasıyla ortaya çıkacağı açıktır.
Dava dilekçesinde şu husus dikkat çekici. “Kuşkusuz şimdiye kadar yapılan seçimlerde Anayasanın 102.maddesinin 1.fıkrasında öngörülen üçte iki çoğunluğun, toplantı yetersayısı olarak düşünülmemiş ve aranmamış olması, bu uygulamanın bugüne değin Anayasa Mahkemesinde iptal davasına konu yapılmaması, geçmişteki uygulamaların Anayasaya uygun olduğu sonucunu doğurmaz”.

Anayasa’nın 102. maddesinin birinci fıkrasında öngörülen özel toplantı yetersayısının, Cumhurbaşkanı seçiminde yalnız birinci oylamada değil, fakat dört oylamanın her birisinde de aranması gerektiği, dava konusu TBMM kararıyla oluşan eylemli içtüzük değişikliğinde ise Cumhurbaşkanı seçiminde aranacak toplantı yetersayısının, Anayasa’nın 96. maddesi çerçevesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte biri olarak belirlendiği, bu durumun Anayasa’nın 102. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Anayasa koyucu abesle iştigal etmeyeceğine göre 102/1’de, üçüncü fıkradan ayrı olarak ifade edilen yetersayının özel bir anlamı ve işlevi olmalıdır. Bu da yetersayının, toplantı yetersayısı olduğudur. 102/1’de belirtilen yetersayı eğer karar yetersayısı olsaydı, üçüncü fıkradaki gibi üçte iki çoğunluğun yanı sıra üçüncü ve dördüncü oylamalar için karar yetersayısı olan salt çoğunluğun da bu fıkrada gösterilmesi gerekirdi.
Bu toplantı yetersayısının cumhurbaşkanı seçiminde yalnız birinci oylamada değil dört oylamanın her birinde aranması gerektiği, 102.maddenin kaleme alınış biçiminden açıkça anlaşılmaktadır. Zira 102, toplantı yetersayısı konusunda oylamaların herhangi birisi için farklı düzenleme yapmamıştır.
Anayasa 102 var iken 96.madde uygulanamaz. Zira toplantı ve karar yetersayılarını düzenleyen yegane Anayasa maddesi olan 96/1; “anayasada başkaca hüküm yoksa TBMM üye tamsayısının en az 1/3 ü ile toplanır ve toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir” hükmü yer alır. Bu hüküm Anayasada başkaca yetersayı belirtilmiş olan halleri 96
kapsamı dışında tutar.
BÖYLECE ANAYASA 102. MADDESİNE ÖZEL BİR TOPLANTI YETERSAYISI ÖN GÖRÜLMÜŞTÜR:
27.4.2007 tarihindeki ilk oylama öncesinde burada 96.maddedeki genel toplantı yetersayısının uygulanamayacağı, 102. maddede ön görülen özel toplantı yetersayısının uygulanması gerektiği uyarısı Meclis başkanınca dikkate alınmamıştır. Oysa bu içtüzük 121.in eylemli olarak değiştirilmesi demektir.
TBMM’de bir birleşim, İçtüzük 55 ve 57’ye göre yoklama yapılmadan açılabilir. Ancak özel bir toplantı yetersayısının öngörüldüğü hususla ilgili madde varsa bu maddenin görüşülmesine mutlaka yoklama yapılıp toplantı yetersayısına ulaşıldığı belirlendikten sonra geçilebilir.
Cumhurbaşkanı seçiminin Anayasa 102. maddede belirtilen özel toplantı yetersayısının değil 96.maddede belirtilen genel toplantı yetersayısının sağladığı bir ortamda yapılması, içtüzüğün 121/1’e rağmen bu maddede eylemli değişiklik sonucu yaratmıştır.
AYM kararlarında içtüzüğün bir kuralının değiştirilmesi veya içtüzüğe yeni bir kural konması niteliğinde olan TBMM işlem ve kararları, yeni bir içtüzük kuralı sayılır” denmektedir.
Cumhurbaşkanı seçim sürecinde ilk iki oylamada uzlaşmanın sağlanması, “Cumhurbaşkanı, TBMM üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile seçilir” hükmünün, toplantı yetersayısını da kapsamasıyla olanaklıdır. Aksi halde 3.fıkradaki birinci ve ikinci tur oylamalar anlamsız hale gelecek, 3. ve 4. oylamalarda salt çoğunluk ile cumhurbaşkanı seçilebileceğinden uzlaşmaya gerek kalmayacaktır. Mecliste salt çoğunluğa sahip parti/partiler, birinci ve ikinci oylamada üçte iki çoğunlukla aranan uzlaşmaya sıcak bakmayabilecektir.

KARŞI OY: ANAYASA MAHKEMESİ KONUYU ESAS YÖNÜNDEN ELE ALMAKTA YETKİSİZDİR: İçtüzükte veya Anayasada bir hüküm bulunmaması nedeniyle yeni bir hüküm getiren Meclis kararlarının bir içtüzük değişikliği olarak kabulü mümkünse de İçtüzükte
hüküm bulunması ve Meclis kararı ile bu hükme uyulmamış olması hali içtüzük değişikliği değil, İçtüzüğe aykırı meclis kararı olur ve içtüzük değişikliği anlamına gelmez.
Aksi düşünce, Anayasaya aykırı olarak düzenlenen yasaların da eylemli Anayasa değişikliği olarak nitelendirilmesine olanak sağlar. İçtüzüğe veya Anayasa’ya aykırı Meclis kararlarının denetimsiz kalması kuşkusuz istenemez. Ancak Anayasa, İçtüzüğe aykırı durumun denetimini öngörmemiştir ve Anayasa Mahkemesi’ni de görevlendirmemiştir. Hiçbir kamu kurum ve kuruluşu –Anayasa Mahkemesi dahil- kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamaz.
Bir konu mevcut İçtüzükte düzenlenmiş, nasıl yapılacağı ayrıntılı biçimde belirtilmiş ise bunun eylemli biçimde değiştirilmesinden bahsedilemez. Mevcut kuralın aksine bir uygulama yapılmış olması ancak içtüzüğe aykırı bir tasarruf olarak nitelendirilebilir. İçtüzüğe aykırı bir uygulamanın denetim yeri ise ne Anayasa Mahkemesi ne de başka bir yargı kuruluşudur. Bu karar TBMM İçtüzüğü’nün 121. maddesine uygun bir karar olabileceği gibi aykırı bir karar olduğu da ileri sürülebilecektir. İki görüş de mümkündür. Ancak mümkün olamayacak tek şey, bunun İçtüzüğü değiştiren bir uygulama olduğunu ileri sürmektir.
SÜBJEKTİF_ TARİHİ TELEOLOJİK YORUM:
Anayasa’nın 102. maddesinin kapsamında bir toplantı yetersayısının olup olmadığını tartışmadan önce, 1961 Anayasası’nın Cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili hükümlerinin irdelenmesine ihtiyaç vardır. 1980 darbesinin nedenlerinden biri olan Cumhurbaşkanı’nın altı aya yakın bir süre seçilememiş olması olayımıza ışık tutacaktır.
Tarihi Hazırlık Çalışmaları Materyalleri bize ışık tutabilir mi?
1982 Anayasası’nı düzenleyen Danışma Meclisi’nin yani kurucu iktidarın kabul ettiği metinde Cumhurbaşkanı’nın seçimi 110. madde ile 116. maddelerde düzenlenmiş iken, Milli Güvenlik Konseyi bu iki maddeyi birleştirmek suretiyle şimdiki 102. maddeyi oluşturmuştur. Danışma Meclisi’nin kabul ettiği 110. ve 116. maddeler aynen şöyledir:
          “MADDE 110. - Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir. Seçimin yirmi günde tamamlanması gerekir.
          Beşer gün ara ile yapılacak oylamaların ilk ikisinde BU ÇOĞUNLUK sağlanamazsa, beş gün sonra üçüncü oyalama geçilir; üçüncü oylamada, üye tamsayısının salt çoğunluğunu sağlayan aday, seçilmiş olur. Bu oylamada salt çoğunluk sağlanamadığı takdirde, beş gün sonra üçüncü oylamada en çok oy alan iki aday arasında dördüncü oylama yapılır. Bu son oylamada da üye tamsayısının salt çoğunluğu sağlanamazsa, derhal milletvekilleri seçimlerine gidilir.

SAMİ SELÇUK NOTLARI:

TBMM başkanının, 27.4.2007 tarihli oturumda; 184 milletvekilinin Genel Kurulda hazır bulunmasının, gündemin cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili kısmına geçilebilmesi için yeterli olduğu görüşünün kabulüne ilişkin TBMM kararı, İçtüzük 121’in eylemli biçimde değiştirilmesidir. TBMM kararı, içtüzüğün eylemli biçimde değiştirilmesi niteliğinde olduğundan bu kararın Anayasaya uygunluğunun denetimi, AYM’nin görev ve yetkisi dahilindedir.
ELEŞTİRİLER: Anayasada içtüzük değişikliği denetime tabi tutulmuş ancak aykırı davranışlar denetime tabi tutulmamıştır. TBMM’nin anayaysa ve içtüzüğe her aykırı kararı, içtüzükte değişiklik ya da yeni bir içtüzük normu yaratma sayılmaz. İçtüzüğe aykırı bir işlemi denetim kapsamına almak ağır bir yanılgıdır.
Anayasa 102. düzenlemesiyle, cumhurbaşkanı seçimlerinde olabildiğince nitelikli uzlaşma sağlanması amaçlanmıştır. Mahkemenin kararında ortaya atılan 367 üyenin hazır bulunması zorunluluğu, “kanıtlanmasına gerek duyulmayan bir postula” düzeyindedir. AYM, bu nitelikli toplantı yeter sayısına, nedenlerden yola çıkarak ulaşmamış, bunu bir ilk sav olarak benimsemiştir. Karara göre 102/1’in uzak amacı, cumhurbaşkanı adayı üzerinde nitelikli sayısal uzlaşıdır. Halbuki 102, sadece karar yetersayılarını saptamıştır. Bu norm olabildiğince uzlaş diyor ama “kesinlikle seçimi bitir” diye buyuruyor. Uzlaşma, Anayasanın yakın amacıdır. Uzak amaç yani yasanın nesnel iradesi ise seçimin kesinkes sonlandırılmasıdır. Seçimin takvime ve yaptırıma bağlanması ile bu nesnel amaç pekiştirilmiştir.
MANTIKİ-SİSTEMATİK YORUM: yorumcu, bir hükmü parçalayarak ve bir kesimini dışlayarak yorumlayamaz. Hükmün bütününü gözetmek durumundadır. Bu nedenle 102/1 fıkrasını, öbür fıkralardan soyutlayarak yorumlamak, aldatıcı sonuçlara ulaştırır. TBMM’DE toplantı yetersayısı sadece anayasanın ikincil/yardımcı normu olan 96.maddede bulunmaktadır. Bu yardımcı hükmün dışında 367 toplantı yetersayısı aranması yasada olmayan yeni bir hüküm yaratmaktadır.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder