Cumhurbaşkanlığı Seçimi "367" Kararının Özeti
ÖZET:
Dava dilekçesinde, Anayasa’nın 102. maddesinin birinci fıkrasında Cumhurbaşkanı
seçimi oylamasında uygulanacak özel bir toplantı yetersayısının belirlendiği,
bu maddenin ikinci fıkrasında seçim takviminin düzenlenmiş olduğu, 102.
maddenin üçüncü fıkrasında Cumhurbaşkanı seçimi için yapılacak oylamalar ve
karar yetersayılarının gösterildiği, Cumhurbaşkanının seçiminde basit
çoğunlukla yetinilmeyip nitelikli toplantı ve karar yetersayıları aranmasının
kökeninde, Cumhurbaşkanının Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin nitelikli
çoğunluğunca seçilmesi amacının bulunduğu, Anayasa’nın 102. maddesinin birinci
fıkrasında öngörülen özel toplantı yetersayısının, Cumhurbaşkanı seçiminde
yalnız birinci oylamada değil, fakat dört oylamanın her birisinde de aranması
gerektiği, dava konusu TBMM kararıyla oluşan eylemli içtüzük değişikliğinde ise
Cumhurbaşkanı seçiminde aranacak toplantı yetersayısının, Anayasa’nın 96.
maddesi çerçevesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte biri
olarak belirlendiği, bu durumun Anayasa’nın 102. maddesine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
İPTAL
DAVASININ KONUSU; TBMM İçtüzüğünün 121/1 fıkrasının, eylemli olarak
değiştirilip değiştirilmediğidir. TBMM İçtüzük 121/1 fıkra hükmü:
“Cumhurbaşkanın, Anayasanın 101.maddesindeki yazılı nitelikleri taşıyan adaylar
arasından Anayasa’nın 102.maddesi hükümlerine göre seçileceği” hususu yer
almaktadır.
Anayasa
102. madde hükmü şöyle diyor: “Cumhurbaşkanı, TBMM üye tamsayısının üçte iki
çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir.
Cumhurbaşkanın
görev süresinin dolmasından 30 gün önce veya Cumhurbaşkanlığı makamının
boşalmasından 10 gün sonra Cumhurbaşkanlığı seçimlerine başlanır ve seçime
başlama tarihinden itibaren 30 gün içinde sonuçlandırılır. Bu sürenin ilk 10
günü içinde adayların Meclis başkanlık divanına bildirilmesi ve kalan 20 gün
içinde seçimin tamamlanması gerekir.
En
az üçer gün ara ile yapılacak oylamaların ilk ikisinde üye tamsayısının üçte
iki çoğunluk oyu sağlanamazsa üçüncü oylamaya geçilir. Üçüncü oylamada üye
tamsayısının salt çoğunluğunu sağlayan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. Bu
oylamada da üye tam sayısının salt çoğunluğu sağlanamazsa üçüncü oylamada en
çok oy almış bulunan 2 aday arasından dördüncü oylama yapılır. Bu oylamada da
üye tam sayısının salt çoğunluğu ile Cumhurbaşkanı seçilemediği takdirde derhal
TBMM seçimleri yenilenir.
Görülüyor
ki 102/2’de seçim takvimi, 3.fıkrada yapılacak oylama ve karar yetersayıları
gösterilmektedir.
Anayasanın
Cumhurbaşkanı seçiminde basit çoğunlukla yetinmeyip, nitelikli sayıları arama
amacının kökeninde, Cumhurbaşkanın geniş bir TBMM çoğunluğunca seçilmesi
yatmaktadır. Böyle bir çoğunluğun genellikle birden çok partinin bir
cumhurbaşkanı üzerinde uzlaşmasıyla ortaya çıkacağı açıktır.
Dava
dilekçesinde şu husus dikkat çekici. “Kuşkusuz şimdiye kadar yapılan seçimlerde
Anayasanın 102.maddesinin 1.fıkrasında öngörülen üçte iki çoğunluğun, toplantı
yetersayısı olarak düşünülmemiş ve aranmamış olması, bu uygulamanın bugüne
değin Anayasa Mahkemesinde iptal davasına konu yapılmaması, geçmişteki uygulamaların
Anayasaya uygun olduğu sonucunu doğurmaz”.
Anayasa’nın 102. maddesinin birinci
fıkrasında öngörülen özel toplantı yetersayısının, Cumhurbaşkanı seçiminde
yalnız birinci oylamada değil, fakat dört oylamanın her birisinde de aranması
gerektiği, dava konusu TBMM kararıyla oluşan eylemli içtüzük değişikliğinde ise
Cumhurbaşkanı seçiminde aranacak toplantı yetersayısının, Anayasa’nın 96.
maddesi çerçevesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte biri
olarak belirlendiği, bu durumun Anayasa’nın 102. maddesine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
Anayasa
koyucu abesle iştigal etmeyeceğine göre 102/1’de, üçüncü fıkradan ayrı olarak
ifade edilen yetersayının özel bir anlamı ve işlevi olmalıdır. Bu da
yetersayının, toplantı yetersayısı olduğudur. 102/1’de belirtilen yetersayı
eğer karar yetersayısı olsaydı, üçüncü fıkradaki gibi üçte iki çoğunluğun yanı
sıra üçüncü ve dördüncü oylamalar için karar yetersayısı olan salt çoğunluğun
da bu fıkrada gösterilmesi gerekirdi.
Bu
toplantı yetersayısının cumhurbaşkanı seçiminde yalnız birinci oylamada değil
dört oylamanın her birinde aranması gerektiği, 102.maddenin kaleme alınış
biçiminden açıkça anlaşılmaktadır. Zira 102, toplantı yetersayısı konusunda
oylamaların herhangi birisi için farklı düzenleme yapmamıştır.
Anayasa
102 var iken 96.madde uygulanamaz. Zira toplantı ve karar yetersayılarını
düzenleyen yegane Anayasa maddesi olan 96/1; “anayasada başkaca hüküm yoksa
TBMM üye tamsayısının en az 1/3 ü ile toplanır ve toplantıya katılanların salt
çoğunluğu ile karar verir” hükmü yer alır. Bu hüküm Anayasada başkaca yetersayı
belirtilmiş olan halleri 96
kapsamı
dışında tutar.
BÖYLECE
ANAYASA 102. MADDESİNE ÖZEL BİR TOPLANTI YETERSAYISI ÖN GÖRÜLMÜŞTÜR:
27.4.2007
tarihindeki ilk oylama öncesinde burada 96.maddedeki genel toplantı
yetersayısının uygulanamayacağı, 102. maddede ön görülen özel toplantı
yetersayısının uygulanması gerektiği uyarısı Meclis başkanınca dikkate
alınmamıştır. Oysa bu içtüzük 121.in eylemli olarak değiştirilmesi demektir.
TBMM’de
bir birleşim, İçtüzük 55 ve 57’ye göre yoklama yapılmadan açılabilir. Ancak
özel bir toplantı yetersayısının öngörüldüğü hususla ilgili madde varsa bu
maddenin görüşülmesine mutlaka yoklama yapılıp toplantı yetersayısına
ulaşıldığı belirlendikten sonra geçilebilir.
Cumhurbaşkanı
seçiminin Anayasa 102. maddede belirtilen özel toplantı yetersayısının değil
96.maddede belirtilen genel toplantı yetersayısının sağladığı bir ortamda
yapılması, içtüzüğün 121/1’e rağmen bu maddede eylemli değişiklik sonucu
yaratmıştır.
AYM
kararlarında içtüzüğün bir kuralının değiştirilmesi veya içtüzüğe yeni bir
kural konması niteliğinde olan TBMM işlem ve kararları, yeni bir içtüzük kuralı
sayılır” denmektedir.
Cumhurbaşkanı
seçim sürecinde ilk iki oylamada uzlaşmanın sağlanması, “Cumhurbaşkanı, TBMM
üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile seçilir” hükmünün, toplantı
yetersayısını da kapsamasıyla olanaklıdır. Aksi halde 3.fıkradaki birinci ve ikinci
tur oylamalar anlamsız hale gelecek, 3. ve 4. oylamalarda salt çoğunluk ile
cumhurbaşkanı seçilebileceğinden uzlaşmaya gerek kalmayacaktır. Mecliste salt
çoğunluğa sahip parti/partiler, birinci ve ikinci oylamada üçte iki çoğunlukla
aranan uzlaşmaya sıcak bakmayabilecektir.
KARŞI
OY: ANAYASA MAHKEMESİ KONUYU ESAS YÖNÜNDEN ELE ALMAKTA YETKİSİZDİR: İçtüzükte
veya Anayasada bir hüküm bulunmaması nedeniyle yeni bir hüküm getiren Meclis
kararlarının bir içtüzük değişikliği olarak kabulü mümkünse de İçtüzükte
hüküm bulunması ve Meclis kararı ile bu
hükme uyulmamış olması hali içtüzük değişikliği değil, İçtüzüğe aykırı meclis
kararı olur ve içtüzük değişikliği anlamına gelmez.
Aksi
düşünce, Anayasaya aykırı olarak düzenlenen yasaların da eylemli Anayasa değişikliği
olarak nitelendirilmesine olanak sağlar. İçtüzüğe
veya Anayasa’ya aykırı Meclis kararlarının denetimsiz kalması kuşkusuz
istenemez. Ancak Anayasa, İçtüzüğe aykırı durumun denetimini öngörmemiştir ve
Anayasa Mahkemesi’ni de görevlendirmemiştir. Hiçbir kamu kurum ve kuruluşu
–Anayasa Mahkemesi dahil- kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamaz.
Bir
konu mevcut İçtüzükte düzenlenmiş, nasıl yapılacağı ayrıntılı biçimde
belirtilmiş ise bunun eylemli biçimde değiştirilmesinden bahsedilemez. Mevcut
kuralın aksine bir uygulama yapılmış olması ancak içtüzüğe aykırı bir tasarruf
olarak nitelendirilebilir. İçtüzüğe aykırı bir uygulamanın denetim yeri ise ne
Anayasa Mahkemesi ne de başka bir yargı kuruluşudur. Bu karar TBMM İçtüzüğü’nün
121. maddesine uygun bir karar olabileceği gibi aykırı bir karar olduğu da
ileri sürülebilecektir. İki görüş de mümkündür. Ancak mümkün olamayacak tek
şey, bunun İçtüzüğü değiştiren bir uygulama olduğunu ileri sürmektir.
SÜBJEKTİF_ TARİHİ TELEOLOJİK YORUM:
Anayasa’nın
102. maddesinin kapsamında bir toplantı yetersayısının olup olmadığını
tartışmadan önce, 1961 Anayasası’nın Cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili
hükümlerinin irdelenmesine ihtiyaç vardır. 1980 darbesinin nedenlerinden biri
olan Cumhurbaşkanı’nın altı aya yakın bir süre seçilememiş olması olayımıza
ışık tutacaktır.
Tarihi Hazırlık Çalışmaları Materyalleri
bize ışık tutabilir mi?
1982
Anayasası’nı düzenleyen Danışma Meclisi’nin yani kurucu iktidarın kabul ettiği
metinde Cumhurbaşkanı’nın seçimi 110. madde ile 116. maddelerde düzenlenmiş
iken, Milli Güvenlik Konseyi bu iki maddeyi birleştirmek suretiyle şimdiki 102.
maddeyi oluşturmuştur. Danışma Meclisi’nin kabul ettiği 110. ve 116. maddeler
aynen şöyledir:
“MADDE 110. - Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük
Millet Meclisi üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir.
Seçimin yirmi günde tamamlanması gerekir.
Beşer gün ara ile yapılacak
oylamaların ilk ikisinde BU ÇOĞUNLUK sağlanamazsa, beş gün sonra üçüncü oyalama
geçilir; üçüncü oylamada, üye tamsayısının salt çoğunluğunu sağlayan aday,
seçilmiş olur. Bu oylamada salt çoğunluk sağlanamadığı takdirde, beş gün sonra
üçüncü oylamada en çok oy alan iki aday arasında dördüncü oylama yapılır. Bu
son oylamada da üye tamsayısının salt çoğunluğu sağlanamazsa, derhal
milletvekilleri seçimlerine gidilir.
SAMİ SELÇUK NOTLARI:
TBMM başkanının,
27.4.2007 tarihli oturumda; 184 milletvekilinin Genel Kurulda hazır
bulunmasının, gündemin cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili kısmına geçilebilmesi
için yeterli olduğu görüşünün kabulüne ilişkin TBMM kararı, İçtüzük 121’in
eylemli biçimde değiştirilmesidir. TBMM kararı, içtüzüğün eylemli biçimde
değiştirilmesi niteliğinde olduğundan bu kararın Anayasaya uygunluğunun
denetimi, AYM’nin görev ve yetkisi dahilindedir.
ELEŞTİRİLER: Anayasada
içtüzük değişikliği denetime tabi tutulmuş ancak aykırı davranışlar denetime
tabi tutulmamıştır. TBMM’nin anayaysa ve içtüzüğe her aykırı kararı, içtüzükte
değişiklik ya da yeni bir içtüzük normu yaratma sayılmaz. İçtüzüğe aykırı bir
işlemi denetim kapsamına almak ağır bir yanılgıdır.
Anayasa 102.
düzenlemesiyle, cumhurbaşkanı seçimlerinde olabildiğince nitelikli uzlaşma
sağlanması amaçlanmıştır. Mahkemenin kararında ortaya atılan 367 üyenin hazır
bulunması zorunluluğu, “kanıtlanmasına gerek duyulmayan bir postula”
düzeyindedir. AYM, bu nitelikli toplantı yeter sayısına, nedenlerden yola
çıkarak ulaşmamış, bunu bir ilk sav olarak benimsemiştir. Karara göre 102/1’in
uzak amacı, cumhurbaşkanı adayı üzerinde nitelikli sayısal uzlaşıdır. Halbuki
102, sadece karar yetersayılarını saptamıştır. Bu norm olabildiğince uzlaş diyor ama “kesinlikle
seçimi bitir” diye buyuruyor. Uzlaşma, Anayasanın yakın amacıdır. Uzak amaç
yani yasanın nesnel iradesi ise seçimin kesinkes sonlandırılmasıdır. Seçimin
takvime ve yaptırıma bağlanması ile bu nesnel amaç pekiştirilmiştir.
MANTIKİ-SİSTEMATİK
YORUM: yorumcu, bir hükmü parçalayarak ve bir kesimini dışlayarak yorumlayamaz.
Hükmün bütününü gözetmek durumundadır. Bu nedenle 102/1 fıkrasını, öbür
fıkralardan soyutlayarak yorumlamak, aldatıcı sonuçlara ulaştırır. TBMM’DE
toplantı yetersayısı sadece anayasanın ikincil/yardımcı normu olan 96.maddede
bulunmaktadır. Bu yardımcı hükmün dışında 367 toplantı yetersayısı aranması
yasada olmayan yeni bir hüküm yaratmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder